Veterinerlerin dünyasına bir adım atın ve hayvan sağlığı hakkında daha fazla bilgi edinin

Veterinerlerin dünyasına bir adım atın ve hayvan sağlığı hakkında daha fazla bilgi edinin

Hayvanların sağlığını korumak ve onlara şefkatle yaklaşmak için çalışan, Uzm. Veteriner Hekim Burak ANTAKYALIOĞLU ile bir araya geldik ve onun deneyimlerini, bilgilerini, hayvan tutkusunu keşfetmek için bazı sorular sorduk.

Neden Veteriner Hekimlik?

Hayvanların hepsini çok seviyorum. Küçüklüğümden beri böyleyim. Yol kenarında gördüğüm hayvanlara bile yardımım dokunurdu. Yılan veya karınca bile olsa bunu nasıl iyileştirebilirim diye düşünürdüm.

Çiftlikte çok büyükbaş hayvan bakımı yaptım. Yalnızca topallık ile uğraşan veteriner hekimlere bakarsak, bu branşta sektörün öncülerinden biri olduğumu düşünüyorum. Aydın’dan Amasya’ya kadar 40 binden fazla topallayan inekle ilgilendim. Hatta bunlar içinde Türkiye’de ilk olan bir ilaç geliştirdim. Teknokent'te bunun üzerine şirket kurdum. Yaptığım ilacın formülünü, Kosgeb’e Arge Projesi olarak verdim. Kosgep Ar-ge bünyesinde bunu kabul etti. Hatta geçen ay bu proje bitti.

Türkiye’de bu iş için üretilen ilk ilaç bu

Interdigital Dermatitis diye topallıkla ilgili bir hastalık. Dünya’da bilinen en etkili yol bizim yolumuz olsun diye sürekli geliştiriyoruz. Daha sonra veteriner kliniğimi açtım. İzmir ve Aydın’da kliniğimiz mevcut. Podovet Aydın ve Podovet İzmir isimlerinde , ayrıca Torbalı’da Minima adında bir petshopumuz var.

* Dünya’da Bir İlk Olan, Oscar’a Yapmış Olduğunuz Kedi Mide Botoksu Süreciniz Nasıl Geçti?

Oscar'la tanışma sürecimiz şöyle oldu: Bir gün Oscar’ın sahibi, kedisinin topallama şikayeti ile geldi. Oscar’ın topallama sebebi ayağında bir sorun olması değil de kilosundan dolayıydı. Oscar 8 kilo 480 gram'dı. İlk önce tedavimize diyet mamalarla başladık. Oscar’ın sahipleri çok ılımlı insanlardı. Bu süreçte bizimle birlikte Oscar’a çok destek oldular. Ama diyet mamalar pek fazla işe yaramadı. Oscar buzdolabından yemek çalıp yiyen bir kediydi :) Oscar’ın sahipleri buzdolabını bantlamakla çözüm bulmuştu. Fakat Oscar kendine yeni bir yemek kapısı olarak alt komşularını bulmuştu. Evin kapısını açmanın yöntemini bularak, alt komşuya inip, kapısında miyavlıyordu. Bir süre sonra yaptığımız tahlillerde karaciğer,böbrek gibi hayati organların değerleri çok kötü olunca ve kolesterol seviyesi yüksek çıkınca da yeni bir yöntem denemem gerektiğini düşündüm. İnsanlarda uygulanan mide botoksunu Oscar’da yapabilir miyiz diye araştırmaya başladım. Araştırmalarım sonucunda uygun biz doz ile Oscar'ın midesine bu uygulamayı yaptık.Bu hepimize çok heyecan verdi çünkü Dünyada ilkti ve çok başarılı geçti. Birçok ulusal ve uluslararası haber kanallarında yer aldık. Bu durum normalde 150 kilo olan bir insanın 50 kilo verdiğinde görülen bir etki aslında. Oscar, 4 ay içerisinde 6 kilo 840 gram'a kadar düştü.Şuan 5 kg civarlarında ve sağlığı çok iyi. Umarım yaptığımız bu çalışma dünyada bir çok hayvanın yaşama tutunmasına vesile olur.

Kliniğinizde Bulunan Cihazlardan Bize Biraz Bahseder Misiniz?

Kliniğimizde Hormon cihazı, Biyokimya, İdrar Analiz Cihazı, Hemogram (Kan Analiz Cihazı), Mikroskop Cihazı, Santrifüj (Kan Hücrelerini Ayırma) Cihazı, Ozon Cihazı, Röntgen Cihazı, Diş Röntgen Cihazı, Endoskopi Cihazı, 3 Boyutlu Ultrason Cihazı, Serum Isıtıcı, Yoğun Bakım Ünitesi, Diş Ünitesi, kullandığımız cihazları ve aletleri temizlemek amaçlı Sterilizasyon Cihazı, Mantar Ekim Ünitesi, Hasta Başı Monitör (Nabzı gösterir), Oksijen Makinesi, Gaz Anestezi Cihazı, Video Otoskop Cihazı,Santrifüj,Ligasure cihazı gibi tam donanımlı hastanelerde bulunan birçok cihaz mevcut. Ayrıca Aydın için ilk olan bir şey daha var; Anlaşmalı olduğumuz görüntüleme merkezlerinde evcil hayvanların hepsine MR ve Tomografi hizmeti de verebiliyoruz.

Bir Uzman Olarak, Evcil Hayvanlarımızı Ne sıklıkla Kontrole Getirmemizi Öneriyorsunuz?

İsterseniz ben bu soruya aşı protokolü ile cevap vererek başlıyayım. Bir yavru kedi, sütten kesildiğinde ve anneyle bağlantısı azalmaya başladığında yaklaşık 45 günlük olur, iç ve dış parazit ilaç uygulamaları yapılır. Bir yaşından küçük kedilerde, karma aşısını 3 kez tekrarlanacak şekilde öneriyoruz. 60 günlük olduğunda, karma 1 aşısı yapılır, 21 gün sonra karma 2 aşısı yapılır, 21 gün sonra kuduz ve karma 3 aşısı ve sonrasında özel aşılardan mantar ve lösemi aşısı yapılır. 1 yaşından küçük kediler için uygulamamız bu şekilde. Genel olarak aşı protokolüne baktığımız zaman 2 ayda bir ömrü boyunca iç ve dış parazit ilacı uygulamamızı öneriyorum.

Eğer köpek sahibi iseniz ve yaz aylarında yürüyüşe çıkarıyorsanız ayda bir dış parazit ilacı yaptırmanızı öneriyorum. Aydın; kene, sinek, pire gibi canlıları yaz aylarında çokça  barındırdığı için evcil hayvanlarınızı bu şekilde koruyabilirsiniz. Çünkü kene ile taşınan birçok hastalık mevcut.

1 yaşını geçmiş hayvanlar için de, bir sene önceki yapılan aşılar senede bir kere olmak üzere  tekrarlanır. Tabiki de net olarak tüm aşılar bu şekilde olacak diye bir kaide yok. Evcil hayvanınızın durumuna göre, eğer  bir hastalığı varsa o duruma göre şekillenir. Aşılar için evcil hayvanınızı kliniğimize getirdiğiniz zaman zaten fiziksel muayene yapmış oluyoruz. Aşı haricinde hayvanınızda fark ettiğiniz bir durum olursa; tüy dökme, topallama, şişme, koku, kırık, akıntı, yara gibi durumlarda veteriner hekime mutlaka götürmeniz gerekir.

Fiziksel olarak evcil hayvanınızda aksi bir durum göremezsek bile biyokimya anlamında kan tahlili yapmak gerekebilir.
3 ve 4 yaşına kadar yılda bir kere hemogram ve biyokimya kontrolünde fayda var.
5 yaşını geçen hayvanlarda ise 8 ayda bir check-up şeklinde muayene edilirse çok iyi olur.

Hayvanları Tedavi  Ederken Ne Gibi Zorluklarla Karşılaşıyorsunuz?

Hiç zorlanmıyoruz. Biz aslında duygusal olarak hayvanlarla konuşabiliyoruz. Muayene masasında ki bir köpeğin; stres olup olmadığını veya  korktuğunu  yüz ifadesinden, kuyruğunun  duruşundan anlayabiliyoruz. Kliniğimize saldırgan köpekler de geliyor, o zamanlarda ağızlık kullanıyoruz veya sahibi bize yardımcı oluyor. Kediler, köpeklerden daha zor olabiliyor. Hırçın kediler için kedi yakalama  eldiveni kullanıyoruz.

Ekibimiz kalabalık ve hayvanları çok seviyorlar. Kliniğimize gelen hayvanlarımızın sahipleri de çok ılımlı insanlar,  hayvanlara yaklaşımlarımızın doğru olduklarını bildikleri için bizimle uyumlu oluyorlar.

Ekip olarak çok sayıda egzotik hayvanlara da baktığımız için, saldırgan hayvanlara bakmak da bizim için zor değil.

Klinikte Karşılaştığınız İlgi Çekici Olaylar Oldu Mu :)

Tabiki de oluyor. Bizim için normal vakalar daha az gerçekleşiyor. Bizim için artık normal ama insanlık için anormal olanlardan örnek vereyim: Mesela bir gün birisi, piton yılanını gebelik muayenesi için getirmişti. Başka bir gün bir köpeğin uzun kalın olan kebap şişlerinden birini bütün halde yuttuğunu söylemişti,endoskopi ile çıkarmıştım.Bir köpek sahibinin iç çamaşırını yutmuştu,onu da operasyonsuz endoskopi yardımıyla çıkarmıştım.Başka bir evcil hayvan sahibi ise köpeği ile oyun oynarken yakalaması için köpeğine ağacın dalını fırlatıyor ve köpek bunu yakalarken kanin dişlerinin uçları kırılıyor.Biz de o dişlere dolgu ve kanal tedavisi uygulaması yapmıştık. 14 yaşında bir sincap hastalandığı için gelmişti ve kanını almıştım , biyokimya değerlerine bakıp tedavisine başlamıştım.

Bir gün bir kedinin tamamen tümörlü olan burnuna protez burun yaptım. Onun dışında, 20 gramlık bir su kaplumbağasının iki yanağında kemikleşmiş apse vardı, ameliyatla onları aldım.

Kediden kediye kan nakli yaptım

Bunu ilk defa ben bulmuşum gibi söylemiyorum. Sadece protokol olarak zor bir işlem. Bizim yaptığımızın işin ilginçliği şuydu; bir gün operasyondayken kliniğimizin kapısı yumruklanır gibi çaldı ve biz kapıyı açtığımız zaman sahibi kedim ölüyor acil  yardım edin dedi. Baktığımız zaman gerçekten de kedi hiçbir tepki vermiyordu. Kedinin kolunu  kaldırıyoruz ve bıraktığımız zaman birden yere düşüyordu. Hemogramına baktığımız da kan değerleri çok kötüydü. Acil kan nakli yapılması gereken bir durumdu. Kedinin adı Nazlı’ydı. Ama ona hiçbir hastalığının olmadığı, kan değerlerinin düzgün olduğu aşılarının düzenli yapılmış olduğu bir donör gerekiyordu ve durum acildi.Bunu söylediğimde Nazlı’nın sahibi Fatiye Hanım, Nazlı’yı bize bırakarak, koşarak gitti. Nazlı’nın kardeşi olan Çakıl'ı getirdi. Normalde enjeksiyon yaparken kedinin tepki vermesi gerekiyordu. Çok kolay bir şekilde kanı aldık. Nazlı’yı kurtardık. Nazlı ve Çakıl sürekli yan yanaydı, birbirlerini yalayıp durdular. Benim için çok değişik ve güzel bir işlemdi.

Biz çiftleşme yeteneğini kaybetmiş  büyük yaşlı danaya öküz diyoruz. Bir gün bir amca, bir kamyonun arkasına bir tonluk öküzü getirip, "Bu galiba poşet yuttu, buna endoskopi yapar mısınız?" demişti. Ölçüp biçtim, endoskopinin borusu öküzün yemek borusundan daha kısaydı, alamadım ama amcanın kapının önüne kadar öküzü getirmesi de bizim için ilginç bir olaydı.

Kliniğimize at getiren bile oldu. Çok sayıda buzağıya bacağındaki kırık için ameliyat yaptım. Bir buzağının yemek borusunda balya iplikleri yumak haline gelmiş şekilde yemek borusunu tıkamıştı, onu endoskopi yaparak çıkardım ve tekrar süt içmeye başladı 

Evcil Hayvan Bakımında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar Nelerdir?

En başta şunu söylemem gerekir, köpekler kemiği sindirebilir diye bir algı var, bu çok yanlış. Hiçbir köpek, kemiği sindiremez. Bizde alışılmış bir durum var, yemekten veya mangaldan sonra kalan kemik köpeklere veriliyor. İlk baktığımızda kemiği bütün halde olarak görüyoruz ama köpek onu ısırdığı zaman parçalar haline bürünüyor ve kesilen her bir parça cam gibi keskin oluyor. Köpekler bunu yediği zaman yemek borusunu kesebilir, çizebilir, yemek borusunda bir yere saplanabilir. Bağırsak çok kıvrımlı bir organdır. Bağırsaktan geçerken ona zarar da verebilir. Ülser veya reflü de yapabilir. Çok dikkat edilmeyen bir durum ama ölüme kadar götürebilir. Kemiği kaynatıp  suyunu içirebilirsiniz. Zaten uzun süre kaynayan kemiğin tüm minarelleri suyuna geçiyor. Bu işlemden sonra da köpeğe kemik verilmesi zaten mantıksız oluyor. 

Kediye veya köpeğe ev yemeği vermek de çok yanlış. Küçük ırk hayvanlarda bizim yediğimiz baharatlı, yağlı  yemekler, onların bağırsak florasını bozar. Haftada en az 3-4 kere endoskopi ve kolonoskopi yaptığım için sıklıkla karşılaştığım durumlar arasında kötü içme suyu vermek, kalitesiz mama vermek, kemik vermek veya hayvanın yabancı cisim yutması gibi durumların sonucunda kolonda ülser çıkması, mide delinmesi, yemek borusu çizilmesi ve bunun peşinde karaciğer ve böbrekte riskli sorunlar yaşandığını tespit ediyorum.

Kediye veya köpeğe sürekli yaş mama verilmesi diş eti enfeksiyonu, bağırsak problemine yol açabilir. Benim tavsiyem kedi ve köpeğe kaliteli kuru mama verilmesi ve arada bir yaş mama verilmesi. Arada bir probiyotik-prebiyotik takviye verilebilir. Kaliteli kuru mamalar da değişiklik gösterilebilir.Marka ismi vermeyim.

Kışın kedimi veya köpeğimi tıraş ettirirsem üşür, yazın tıraş ettirirsem sıcaktan yanar düşüncesi de çok yanlış

Termoregulasyon dediğimiz bir durum var bu da vücudun ısı dengesini koruması, kendini soğutması veya ısıtmasıdır. Köpekler çok fazla koştuğunda veya çok ısındığı zaman dillerini hemen dışarıya çıkarırlar. Köpeklerde bu durum pati altında, dillerde ve ağzını açtığında akciğerlerde termoregülasyonu sağlama şeklinde olur.Kedi ve köpeklerin soğuk betona yatması da bunun sebeplerinden biridir. Tüylerinin kısa veya uzun olmasının çok büyük artısı veya eksisi yoktur. Traş istenildiği zaman yaptırılabilir. 

 

PODOVET’İN REFAKATÇİSİ DİZEL

Kliniğimizde Dizel ismini verdiğimiz bir sokak köpeğimiz var. Bir gün sabah saat 8 sularında bir hanımefendi bizi aradı, "Bir köpeğe çarptık, çok acil kliniğinizi açabilir misiniz?" diye sordu. İzmir’e bir tedaviye gidiyorlarmış, yol üzerinde araçlarıyla Dizel'e çarpmışlar.

Çarptıkları için çok üzgünlerdi ve tedavi ettirmek istediler. Çok aceleleri olduğu için Dizel’i bize bırakıp İzmir’e  gittiler. Biz hemen acil tedavilerimize başladık. Röntgenini çektiğimizde bacaklarında ve kalçasında çok sayıda geniş çaplı kırıklar vardı. Operasyonumuzu yaptık. 

Dizel, sokak köpeği olduğu için onların bakabilecek yerleri yoktu. Biz de bir süre kliniğimizde onu misafir olarak kabul ettik. Ameliyat sonrası,  postoperatif bakımında bizde kaldı. Daha sonra bacaklarını kullanmaya başladığında Muğla Üniversitesi'nde bir barınakları olduğunu ve oraya götürmek istediklerini söylediler. Tedavi sürecinde Dizel’e çok alıştığımız için onu bırakmak istemedik. Gelen evcil hayvan sahipleri de Dizel’e çok alışmışlardı. Artık buranın bir parçası olmuştu :) Gece kliniğe birisi yaklaştığı zaman havlayarak kliniğimizi koruyor.

Gelen tüm kedi ve köpeklerle hemen anlaşıp onlarla oynamaya başlar, çok ılımlı bir köpektir. Kliniğimize gelen herkes onu çok seviyor. Kemoterapi alan hastaların yanına gidip onlara kendini sevdiriyor, gelen hasta köpeklerimiz için refakatçi gibi oldu. Biz de o yüzden barınağa gitmesini istemedik ve sahiplendik.

Çarpan arabanın yakıt türü Dizel’di, o yüzden biz de ismini Dizel koyduk. Şuan onunla çok mutluyuz. Hasta sahipleri onu çok seviyor, biz de onu çok seviyoruz. Çok sevimli bir köpek. Her gördüğüne kuyruğunu sallıyor, havlasa bile kuru sıkı, kimseyi ısırmaz :)

......................................................................................................................................................................................................

Veterinerler, tıpkı insan doktorları gibi, türlü türlü hayvanların sağlığını gözetirler. Hem evcil hayvanlarımızın refahını sağlamak, hem de çiftlik hayvanları ve yabani hayvanlar gibi diğer türlerin ihtiyaçlarını karşılamak için büyük bir çaba sarf ederler. Bu röportajda, veterinerlerin zorluğu ve özverisi dolu bir mesleği, nasıl sürdürdüklerini ortaya koymayı amaçladık.