Dünyanın çatısına Türk bayrağını dikmek istiyor
Dünyanın çatısına Türk bayrağını dikmek istiyor
Dünyanın çatısına Türk bayrağını dikmek istiyor
Dünya genelinde birçok zirvede Türk bayrağını gururla dalgalandıran “Dağların kadını” Hümeyra Yıkılmaz’ın (46), Marmara Depremi sonrasında arama kurtarma faaliyetleriyle başlayan yolculuğu, Türkiye’nin çeşitli dağlarından geçerek uluslararası zirvelere kadar uzandı. Dağcılık tutkusunu bir yaşam tarzına dönüştüren ve 4 defa 7 bin metre yüksekliğe tırmanarak “ilk Türk kadını” unvanlarına sahip olan Yıkılmaz’ın en büyük hedefi ise dünyanın çatısı olarak kabul edilen Himalaya Dağları’nda 8 bin metrelik tırmanış gerçekleştirmek.
Aydın’ın Efeler ilçesinde yaşayan ve dünya genelindeki birçok dağın zirvesinde Türk bayrağını dalgalandıran 46 yaşındaki Hümeyra Yıkılmaz, yaşam tarzına dönüştürdüğü dağcılıkta, büyük hayalleri peşinden koşmaya devam ediyor. 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi sonrasında kurdukları arama kurtarma derneği ile başlayan serüvenini katlayarak devam eden Yıkılmaz, 4 defa 7 bin metre üzeri dağlara tırmanarak Türk bayrağını dalgalandırdı. 2013 yılında Çin’deki Mustagata Dağı’nda yaptığı 7 bin metre tırmanış denemesinden sonra büyük bir kararlılıkla eğitimlerini tamamlayan Yıkılmaz 2014 yılında Kırgızistan’da 7 bin 500 metrelik İsmail Samani Dağı’na çıkarak Türkiye’nin ilk kadın tırmanışını gerçekleştirdi. Ardından Peak Lenin Dağı, Khan Tengri Dağı gibi zorlu zirvelere de tırmanarak 4 kez 7 bin metre üzeri dağları aşan ender kadın dağcılardan biri oldu. Arama kurtarma faaliyetleriyle başlayan yolculuğu, Türkiye’nin çeşitli dağlarından geçerek uluslararası zirvelere kadar uzanırken, Yıkılmaz’ın en büyük hedefi ise Rusya Dağcılık Federasyonu tarafından verilen “Kar leoparı” unvanını almak ve dünyanın çatısı olarak kabul edilen Himalaya Dağları’nda 8 bin metrelik tırmanış gerçekleştirmek.
“Benim için çok büyük bir adım oldu”
Dağcılık serüveninin temelinde arama kurtarma faaliyetleri ile başladığını ifade eden Hümeyra Yıkılmaz “1999’da çok acı bir deprem yaşamıştık. Onun hemen arkasından Aydın’da bir arama kurtarma derneği kurduk. Bunun kampları, eğitimleri derken sevgili Nasuh Mahruki ile bir araya geldik. Onunla birlikte eğitimler aldık, kamplara gittik derken, bir doğa yürüyüşü grubumuz oluştu. Bunlar hep zincirleme gelişti. Bunun da devamı yüksek irtifa dağcılığı oldu. İzmir’de bir kulübe kayıt olarak eğitimlerimi aldım ve 3 bin metrelik dağlar, Türkiye içerisindeki Erciyes, Hasan Dağı sonrasında Ağrı Dağı, sonrasındaki aşama ise İran, 6 binlik dağlar, Gürcistan bu şekilde devam etti. En son 2013 yılında ilk defa Çin’e giderek Mustagata Dağı’nda bir 7 bin metre tırmanış denemem oldu. Orada 6 bin 500 metreden dönmek zorunda kaldım. Çünkü eğitimlerim, fiziki ve psikolojik donanımların ancak oraya kadar yeterliydi. 5 binlerden birdenbire 7 binlere çıkamadım. Dolayısıyla o benim için çok büyük bir adım oldu. Döndüğümde nasıl hazırlanmam gerektiğini çok iyi öğrenmiştim. Sonra eğitimlerimi tamamladım, eksik malzemelerimi hazırladım ve 2014 yılında Kırgızistan’a gittim. Pamir sıradağlarının 7 bin 105 metre yüksekliğindeki Korjenevskaya ve en zirvesi olan 7 bin 500 metre yüksekliğindeki İsmail Samani Dağı için tırmanışı planladım. Ekibimizle birlikte hazırlıklarımızı tamamladık ve gittik” dedi.
“İlk Türk kadını oldu”
Pamir sıradağlarındaki Korjenevskaya ve İsmail Samani Dağı’na tırmanan ilk Türk kadını unvanını aldığını ifade eden Yıkılmaz; “İlk önce Korjenevskaya’ya çıktık ve bu ilk Türk kadın tırmanışıydı. Aynı kamptan 10 gün sonrada İsmail Samani Dağı’na çıktık. Bu da yine ilk Türk kadın tırmanışıydı. Hatta bu ilk Türk ikinci tırmanışı oluyordu. Çünkü 20 yıl önce sadece Nasuh Mahruki çıkmıştı. Ondan sonra herhangi bir Türk denemesi olmamıştı. 20 yıl sonra ben ve partnerim Kerem Ayhan ile bu tırmanışı gerçekleştirdik. Bizim için çok önemli ve özel bir andı. Sonrasında 2015 yılında Peak Lenin Dağı’na gittim. O da 7 bin 135 metre yüksekliğinde. Dördüncü olarak da Khan Tengri Dağı’na çıktım. Tanrı Dağları’nın en zirvesi. O da 7 bin 10 metre yüksekliğinde. Teknik tırmanış gerektiren bir dağdı. Böylelikle 4 tane 7 bin metre üzeri tırmanışı tamamlamış oldum” şeklinde konuştu.
“Tırmanış ve dağ sevdası hiçbir zaman insanın içinden çıkmıyor”
2018 yılında tırmanış esnasında geçirdiği bir kaza sonrasında yüksek tırmanışlara bir süre ara verdiğini belirten Yıkılmaz; “Dağda geçirdiğim küçük bir kaza sonrasında sakatlığım oluştu ve o yüzden biraz rölantide kaldım. 2018 yılından bu yana Türkiye içerisindeki dağlarda tırmanış heyecanım devam ediyor. Ancak o 7 binlik dağlara henüz dönemedim. Bu tırmanış ve dağ sevdası hiçbir zaman insanın içinden çıkmıyor. Bir tarafından mutlaka devam ediyorsunuz. Bu yıl da bağlı bulunduğum kulübümüzün programı ile Nepal’e gittik. Orada 8 binlik dağlardan olan Annapurna ve Mardi Himal dağlarının ana kamplarına gittik. Ama buna biz trekking diyoruz çünkü zirve tırmanışı gerçekleştirmedik. Sadece kamplarda kalarak ve güvenli yükselişler yaptık ve ana kamplara kadar yürüyüp dönüş şeklinde bir program yaptık. Nepal’de o mistik havada ve doğada, dağların ana kamplarına yürüyüş yapmak çok güzeldi. Şu ana kadar gittiğim bütün coğrafyalardan farklı bir şekildeydi Nepal. Bu anlamda da çok farklı bir zenginlik tanımış oldum” dedi.
“Sırtınızdaki yükü gramla hesaplıyorsunuz”
Kadın olarak dağcılıkta ve doğada herkesin eşit olduğunu belirten Yıkılmaz, doğru antrenman ve hazırlıklarla kadın-erkek farkının ortadan kalktığını vurgulayarak “Kadın olarak aslında bir farklılık hissetmiyorsunuz. Ben bu konuda bir farklılık hissetmedim. Çünkü doğada herkes eşit. Tabiki fiziki farklılık olarak fark edebilir ama ben hiç bir eksiklik veya bir sıkıntı yaşamadım. Dağa çıkarken sırtınızdaki yükü gramla hesaplıyorsunuz. Dolayısıyla bütün yükünüz ortak ve bütün yükü eşit olarak paylaşırız. Kadın, erkek hiçbir fark olmaz. Gideceğiniz yere göre doğru antrenman yapar ve vücudunuzu doğru bir şekilde hazırlarsanız, kadın erkek vücudunun hiçbir farkı olmayacaktır” ifadelerine yer verdi.
“Ben mutluluğu ve sadeliği dağlarda buluyorum”
İnsanların en yalın halinin dağlarda ortaya çıktığını ifade eden Yıkılmaz; “Dağcılık bir tutku veya hevesten de ziyade bir yaşam tarzıdır. Dolayısıyla orada tamamen doğa ile baş başa ve temel ihtiyaçlarla birliktesiniz. Minicik bir yemekle karnınız doyuyor ve o sizi hayatta tutuyor. İnsan hayatı aslında çok basit. Ben mutluluğu, sadeliği, doğallığı dağlarda buluyorum. İnsanın en saf ve yalın hali dağlarda çıkıyor aslında ortaya” dedi.
En büyük hedefi dünyanın çatısına çıkmak
Gelecek hedefleri arasında Rus Dağcılık Federasyonu tarafından verilen "Kar Leoparı" unvanını kazanmak ve 8 bin metre üzeri dağlara tırmanmak olduğunu belirten Yıkılmaz; “Bilindiği üzere dünyanın çatısı 8 bin metreler. Dünyada 14 tane 8 bin metre üzeri dağ var onların da hepsi Himalaya Dağlarında. Himalayalara bu yıl Nepal ile bir giriş yaptım, ana kamplara kadar yürüyerek. Hedefim 8 binlik bir dağa tırmanmak. Yani o atmosferi, o heyecanı yaşamak istiyorum. Oraları görmek istiyorum. Onun dışında ise 5 tane 7 bin metre üzeri belirlenmiş dağa çıktığınız zaman ‘Kar leoparı’ unvanı veriliyor. Rus dağcılık federasyonu tarafından. Benim de planlamadığım şekilde bu gelişti. Yani 5 tane belirlenmiş dağın dördüne çıkmış bulundum. Bunları ben ‘kar leoparı’ olmak için yapmadım ama program o şekilde gelişti. Dolayısıyla 4 tanesini yapmış oldum ve son kalan 7 binlik Pobeda Dağı’na da tırmanmayı denemek istiyorum. Bir Türk kadını olarak ‘Türk Kadın Kar Leoparı’ olmak istiyorum. İçimden öyle bir denemek geçiyor. En azından 4 tanesini yapmışken beşinciyi de tamamlayıp o dağı da görmek istiyorum. Onu deneyeceğim bir de çıkabilirsem 8 bin metrelik dağlara çıkmayı istiyorum” dedi.
“Çıkmak kadar inmek de önemlidir”
Dağcılığın sadece heyecanlı ve keyifli değil, aynı zamanda tehlikeli ve zorlu bir aktivite olduğunu da hatırlatan Yıkılmaz, sağlıklı bir şekilde inişin, tırmanış kadar önemli olduğunu vurgulayarak “Dağlara tırmanmak keyifli ve heyecanlı ama aynı zamanda tehlikeli ve zor tabiki. Vücudumuzun ilk başta yüksekliğe uygun olması ve alışması gerekiyor. Bunun için biz yüksek dağlara çıkarken ara ara kamplar yaparak, vücudumuzu dinlendirerek ve o yüksekliğe alışarak çıkıyoruz. Tabi öncesinde ve o esnada beslenmek çok önemli. Bütün bunları yaşarken aynı zamanda bunun riskli tarafları da var. Buzul çatlaklarından tutun, uçurum kenarlarına ve kopan iplerine kadar değişik tehlikeler var. Tabi bunların hepsini göze alarak gidiyoruz. Çok şükür ben büyük ve ciddi kazalar yaşamadım, görmedim ama tabi hasta olan arkadaşlarımız oldu. Onları indirmek zorunda kaldık. Çok ciddi tehlikeler atlattılar. Bunların hepsini kendimiz öngörerek, eğitimlerini öğreniyoruz. Bu şekilde zorluklara ve tehlikelere karşı önlemlerimizi alarak gidiyoruz ama her dağcının bilmesi gereken şudur. Önemli olan sağlıklı bir şekilde o dağdan inebilmek. Yani evinizden çıktığınızda tekrar sağlık bir şekilde eve geri dönebilmek. Bizim birinci prensibimizdir. Çıkmak kadar inmek de önemlidir. Sağlıklı ve güvenli bir şekilde dönmek isteriz” dedi.
Dağların zirvesindeki Türk bayrağını dalgalandırmak için kararlı bir şekilde ilerleyen Hümeyra Yıkılmaz, başarılarıyla da Türk kadınlarına ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.
Aydın HABERİ